Bu kedi fotografinin ne oldugunu merak edenlere soyleyeyim: Kuching, kedi demek Malayca'da. Malezya'nin Borneo adasindaki kisminda bulunan bir sehrin adi ayni zamanda. Gerci Kuching'de yasayan Malaylar kediye kuching demiyorlarmis aslinda, yani sehrin adi kediden gelmiyor. Sehrin ortasindan gecen Sarawak nehri'ne yakin baska bir nehir varmis eskiden, Kuching nehri denilen. (Simdi nehrin ustune yol yapmislar.) Nehrin kenarinda da meyve agaclari varmis, o agaclarin meyvesine 'kuching' deniyormus. Yani sehrin adi meyve agacindan geliyormus. Sarawak nehri'nin de adinin bir hikayesi var. Nehrin kenarinda antimon mineralleri iceren taslar olurmus ve bu taslar ayisiginda parlarmis isigi yansittiklari icin. Sarawak da 'parlayan tas' demekmis. Rehberimiz bunu soyleyince aklima hemen Yuzuklerin Efendisi filminin ilk bolumunde gordugum madenin kapisi gelmisti. Kapinin uzerindeki yazi ayisigini yansitiyordu ve cok guzel parliyordu. O yaziyi da antimonla mi yazmislardi acaba diye dusundum. Ayni manzara Sarawak nehrinin kenarinda da oluyorsa gercekten hos olmaliydi ayisiginda nehir gezintisi.. Ama galiba artik antimon kristalleri yok nehrin kenarinda. Varsa bile ben ayisigini yansitan taslara rastlamadim:) Ama yine de guzel bir manzarasi var:
Kuching hakkinda anlatacak cok sey var. Sehre kusbakisi baktiginizda oldukca buyuk bir ovada genis bir alana yayilmis pek de yuksek olmayan binalari goruyorsunuz. Ufukta tek tuk gorunen bir-iki dag da var tepesi bulutlu:)
Sehrin icinden kivrila kivrila akan buyuk bir nehir geciyor: Sarawak Nehri. Sehir, nehrin iki yanina kurulmus. Kuching'e giderken, bir adaya gittigimiz icin sehrin deniz kenarinda olacagini sanmistim, yanilmisim. Hem bu arada, Borneo adasi dunyanin 3. en buyuk adasiymis Gronland ve Yeni Gine'den sonra. Bu durumda adanin ortasindaki bir sehre giderseniz denizi hic goremeyebilirsiniz aslinda. Ama Kuching deniz kenarinda kurulmus olmasa da denize yakin. 40-45 dakikalik mesafede deniz. Yine de gunduzleri med-cezir olayi oldugu icin sular bayagi gerilere cekiliyor ve alistigimiz deniz manzarasi yerine genis bir kumsal gorunuyor ufka dogru. Zaten denizi de tesadufen gordum, Kulturel koylere dogru giden yolda. Bu 'kulturel koy' tabiri biraz garip oldu, cunku ingilizce adinin aynen karsiligini yazdim:) Burada ne oldugunu anlatayim hemen, zira gezinin en ilginc kismi burasiydi benim icin.
Kulturel koy (cultural village) denen yer, Malezya'da eskiden var olan kabilelerin yasam tarzinin acik hava muzesi seklinde sergilendigi bir yer. Gayet guzel duzenlenmis, her kabilenin yasayis tarzi detayli bir sekilde yansitilmis bu koyde. Herbirinin kendine ozgu evleri, elleriyle yaptiklari arac gerecleri, oyun ve eglence amacli duzenekleri, danslari, muzikleri ve muzik aletleri sergileniyor burada. Yasayislari ve gelenekleri konusunda da bilgi veriliyor tabii. (Renkli kelimelere tiklarsaniz ilgili fotograflari gorebilirsiniz.)
Once evlerden baslayayim anlatmaya:Bahcede, her gun meyve veya yemek sunduklari ve tapindiklari putlari var:
Evler tahta ve bambudan yapilmis. "Long house' diyorlar ingilizcede, yani 'uzun ev'. Genellikle iki katli yapilmis bu evlerde birkac aile bir arada yasiyor. Evler giriste ortak kullanilan genis bir oda ve ona acilan mutfakla diger odalardan olusuyor. Merdivenleri tek parca kutuge basamaklar oyarak yapilmis, geceleri kaldirip disardan eve girisi onlemek icin.
Evin kapisinin ustunde veya disari bakan duvarinda buyuk bir agac resmi bulunuyor. Bu agacin dallarinin arasina ve ustune insan figurleri ciziyorlar. Bunlar, evde daha once yasamis ve halen yasamakta olan aileleri temsil ediyor. Figurlerin sekline ve rengine bakarak o ailelerin kac cocuklu oldugu, iyi veya kotu, mutlu veya mutsuz oldugu anlasilabiliyor. Asagidaki resimde agaci gorebilirsiniz, fakat insan figurleri cizilmemis. (O evin icinde yasayan kimse olmadigi icin galiba.)
Bu kabilelerin insanlari dusmanlardan ve kotu ruhlardan korkuyorlar, bu korku da neredeyse butun hayatlarini sekillendirmis. Kotu ruhlardan korunmak, onlari korkutup kacirmak icin kalkanlarda, evin duvarina asilmis dokumalarda, bebeklerini sirtinda tasimak icin kullandiklari cantalarda, maskelerde ve de vucutlarinda(dovmeyle yapilmis) garip desenler bulunuyor. (Asagidaki fotografta sol usttekiler bebek tasima cantasi, sag usttekiler ise kalkan. Altta gorulen gong benzeri seyler ise muzik enstrumanlari. Tokmakla vurularak caliniyor.)
Ayrica hastalari iyilestirmekle gorevli kisiler yuzlerine korkunc gorunumlu maskeler takiyorlar, hastaliga neden olan kotu ruhun hastadan cikinca kendi bedenlerine girmemesi, korkup kacmasi icin. Her evde bulunan iyilestirme odasinda bu maskelerden ve kotu ruh kaciran diger gereclerden bulunuyor asagidaki fotografta goruldugu gibi:
Gunumuzde bu kabileler ormandaki koylerinde hala ayni sekilde yasamaya devam ediyorlarmis. Orman demisken, orangutanlardan bahsetmeden gecmeyeyim:
Koruma altina alinmis ormanlarda orangutanlarin sabah kahvaltisina yetismeyi basarirsaniz onlari izleme imkani buluyorsunuz. Eger meyvelerin olgunlasma mevsimi degilse, insanlarin kendilerine verdigi meyveleri almaya geliyorlar sabahlari. Bunun icin de sabah erkenden kalkip yola dusmek gerekiyor. Ustelik onlari gormeme ihtimaliniz oldugunu bile bile. Ama ben sansliydim, onlari gordum ve fotograflarini da cektim. Iste burada.
Ormanda ayrica bocek kapan bitkilere de rastladim. Daha sonra bu bitkilerin yetistirildigi bir bahceye gidip degisik turlerini de gordum. Bu bitkileri saksi bitkisi olarak evinizde de yetistirebiliyorsunuz isterseniz.Ayda bir hamambocegi vermeniz yetiyormus bitkiye. Yani bana gore degil bu tur bir bitkiyi evde yetistirmek:) Ama yine de guzel gorunuyorlar aslinda. Onlarin fotograflarina bakmak icin yesil renkli kelimelere tiklayin:)
Simdilik benden bu kadar... Bundan sonraki yazimda, Kuala Lumpur'un simgesi ikiz kulelerin (KLCC) fotograflari olacak. Cok yakinda;)